Google’ın 1 saatlik çöküşü bize ne gösterdi? ‘Altyapı iktidarı’ devrede: ‘TSK’ya zeval gelmez’

Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – 21’nci yüzyılın ilk çeyreğinin neredeyse bitmek üzere olduğu bugünlerde, kısa bir süre için de olsa, hayatımızdan neyi çıkarsak elimiz kolumuz bağlanır? 4 Eylül 2025’te, 27 yaşını kutlayan Google’ın yaklaşık 1 saatliğine hayatımızdan çıkmış olması son derece rahatsız ediciydi. Üstelik Google ve ona bağlı tüm sistemler yoklukları için uzun sayılacak bir süre boyunca yanıt vermemişti. Dünyanın en çok kullanılan arama motorunun insan yaşamı üzerindeki ‘hâkimiyeti’ kaybolduğunda neredeyse herkes korku ve endişeye kapılmıştı. Peki tam olarak ne zaman ve nerede tüm hayatımızı Google’a teslim etmiştik?7 Ekim 2023’ten bu yana devam eden İsrail’in Gazze’ye saldırıları ve 2022’de başlayan Ukrayna Rusya savaşı göz önünde bulundurulduğunda son yılların en önemli olaylarının yaşandığı noktalarda yine Google hüküm sürüyordu. Savaşı kazanmak isteyenin Google’ı olması gerekiyordu belki de… Peki ama bu ne anlama geliyordu? 4 Eylül günü Avrupa’nın pek çok noktasında yaşayan insanları çaresizlikle baş başa bırakan arama motoruna ne olmuştu? O olmazsa bize ne olurdu?İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Zeybek, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı ve Adli Bilişim Uzmanı Doç. Dr. Ali Murat Kırık ve TASAM Başkan Yardımcısı Emekli Tuğgeneral Prof. Dr. Fahri Erenel, Google’ın yokluğunun kimleri nasıl etkilediğini ve yaşananların perde arkasını Milliyet.com.tr’ye anlattı.
Haberin Devamı
İNTERNET YOK UYARISI ELİ KOLU BAĞLADI! ‘ALTYAPI İKTİDARI DEVREDE’
4 Eylül’de Google ve bağlı sistemler olan Gmail, YouTube, Maps, Drive, Chrome, Translate, Ads, Analytics, Gemini ve Android’e bir süreliğine erişim sağlanamadı. Bu esnada pek çok kişinin aklına kapsamlı bir güvenlik sorunu, veri hırsızlığı ya da işlemeyi durduran sistemler geldi. Yani akıllardaki senaryo neredeyse hayatı felç eden bir tabloyu gözler önüne seriyordu. 1 saat içinde yeniden devreye giren Google o an hayatımızın ne kadar içinde olduğunu ve bizi etkisi altına aldığını kısacık bir süre yokluğuyla göstermişti. Bunun insanlık adına pek çok tanımı vardı. Ancak yaşananların açık tanımı Doç. Dr. Burcu Zeybek’e göre “Google ekosistemiyle neredeyse iç içe geçmiş durumdayız. Aslına baktığımızda bu dev teknoloji şirketleri aynı zamanda toplumsal yaşamı yöneten ‘altyapı iktidarını’ da gözler önüne seriyor. Google’a erişim yokken bilgiye erişememek, kullanıcıların aslında ‘dijital yurttaşlıklarını’ tek bir kurumsal aktöre emanet ettiklerini açığa çıkarıyor. Kullanıcıların ‘özgürlük’ ile ‘bağımlılık’ arasındaki ikilemini açığa çıkarıyor. Google servislerinin çökmesi, aslında 21. yüzyılın yeni bağımlılıklarını gözler önüne seriyor, internetin altyapısına, dijital şirketlerin tekelleşmesine ve bireysel olarak sürekli bağlantıda olma arzusuna” diye anlatılabilirdi. Peki o 1 saatte milyonlarca insanı hayatında neler değişmişti? Google olmasa elimiz kolumuz bağlanacak mıydı? Doç. Dr. Burcu Zeybek şöyle anlattı:
Haberin Devamı
“Aslında internete erişim çökmedi. Google servisleri çöktü. Google birçok web uygulamasına ve bunun gibi servislere çözüm sunduğundan ya da bir şekilde kendi servislerine entegre ettiğinden web uygulamaları doğru çalışmadı. Bu da kullanıcılarda yanılgıya neden oldu. Google’a bağlı birçok hizmet kullanılamaz hale geldi. Google Search, Gmail, YouTube, Maps, Drive, Chrome, Translate, Ads, Analytics, Gemini ve Android. Üstelik sadece Türkiye’de değil, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Sırbistan, Hırvatistan, Kuzey Makedonya. Batı Avrupa’da Almanya, Fransa, Hollanda ve Birleşik Krallık, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Rusya ve Ukrayna gibi ülkelerde de bu problem yaşandı. Google hizmetlerinin kesintiye uğraması günlük iş ve özel hayatı tıkayınca, kullanıcılar büyük oranda kaygı yaşıyor. Gmail, Maps, YouTube gibi günlük rota ve iletişim kanallarına erişemeyince işler tıkanıyor. Bu tür kesintiler, hem bireylerin hem işletmelerin rutinini vuruyor. Yön bulma, içerik tüketme, uygulama indirme gibi sıradan alışkanlıklarımız bile büyük ölçüde etkilendi. İşletmelerin ve bireylerin Google ekosistemine olan bağımlılığını ve hatta bölgesel hizmet arızalarının bile iletişim, verimlilik ve günlük yaşam üzerinde ne kadar büyük etkiye sahip olabileceğini gözler önüne serdi. Ancak diğer taraftan kullanıcılar Yandex, Bing, Telegram, Zoom gibi alternatiflere kaydılar. Sorunun küresel olduğu fark edilince kitle psikolojisi gereği kullanıcılarda bir rahatlama oldu. Aslında net bir sorun olduğunu bilmek kullanıcıları yatıştırabiliyor. Kullanıcılar aynı zamanda X, sözlük platformlarına yöneldiler. Orada hem sorun paylaşılıyor hem dayanışma hissi oluşuyor. Kolektif bir ‘biz burada beraber çaresiziz’ duygusu. Düşünsenize ‘Google’ın çöküşü’ yazıp arama motorunda arayamadık.”
STRATEJİ BELİRLENMELİ! ‘YERLİ VE MİLLİ SİSTEMLER DESTEKLENMELİ’
Gerçekten de çaresizlik ellerimizdeki son teknoloji cihazlardan Google’a ne olduğunu Google’a soramadığımız an başımızdan aşağı kaynar sular dökülürcesine hissedilmişti. Peki ama bizim bu sistemlere bu denli ‘bağımlı’ olmamız ne kadar güvenli? Bizi Google’dan kurtaracak sistemlerin şifreleri yine ‘bizde’ gizliydi! Prof. Dr. Ali Murat Kırık’a göre yerli ve milli sistemlerin desteklenmesi geleceğe atılan her adımı daha güvenli hale getirebilir. Prof. Dr. Ali Murat Kırık bu durumu, “Yerli ve milli sosyal medya platformlarının geliştirilmesi de geleceğimiz için stratejik bir yatırımdır. Bu uygulamalar, kullanıcı verilerinin ülke sınırları içinde kalmasını sağlayarak hem bireysel hem ulusal güvenliği artırır. Ayrıca kültürel değerlerimizi ve toplumsal hassasiyetlerimizi yansıtan platformlar, Türkiye’nin dijital dünyada kendi kimliğini güçlendirmesine yardımcı olur. Kendi sosyal medya ağlarımızı ve arama sistemlerimizi geliştirmek, sadece ekonomik kazanç değil; aynı zamanda teknolojik bağımsızlık ve ulusal güvenlik açısından da Türkiye’yi daha güçlü ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir konuma taşıyacaktır” diyerek detaylı şekilde açıklıyor.
Haberin Devamı
Prof. Dr. Ali Murat Kırık, 4 Eylül’de 1 saatten kısa süren çöküşle ilgili akıllara gelen ilk sorular olan veri güvenliği ve Google’ın olmasa ne yaparız sorularını da şöyle yanıtladı:
“Google’ın kısa süreli hizmet kesintisi, teknoloji devlerine olan bağımlılığımızı bir kez daha gündeme taşıdı. Türkiye’nin, Google’ın yokluğunda bile arama, harita, e-posta ve bulut hizmetleri gibi dijital ihtiyaçları karşılayacak yerli ve güçlü bir ekosisteme sahip olması artık bir zorunluluk haline geliyor. Böyle bir altyapı, sadece teknoloji geliştirme açısından değil, aynı zamanda ulusal veri güvenliği, ekonomik bağımsızlık ve stratejik dayanıklılık bakımından da kritik önem taşıyor. Google’ın yerini doldurmak için öncelikle kapsamlı bir dijital strateji belirlenmeli. Yerli yazılım şirketleri desteklenmeli, üniversiteler ve teknoloji merkezleriyle güçlü işbirlikleri kurulmalı. Kullanıcı dostu ve hızlı bir arama motoru geliştirmek, büyük veri altyapısını oluşturmak ve bu sistemleri sürekli güncel tutmak, dışa bağımlılığı azaltmanın en önemli adımları arasında. Bu süreç, teknoloji üretimini teşvik ederek kriz anlarında bile kesintisiz hizmet sağlayacak yerli bir dijital ağın kurulmasına olanak verir.”
Haberin Devamı
İsrail’in Gazze’yi işgalinden sonra uzun bir süre Google Maps üzerinden bölgenin güncel hali görüntülenememişti. Google haritaları güncelledikten sonra ise Gazze’nin kuzeyindeki Beyt Hanun’da toprağa kazınmış bir Davut Yıldızı görüldü.
Haberin Devamı
İSRAİL VE UKRAYNA KULLANDI! ‘TÜRKİYE’NİN ASKERİ GÜCÜNE ZEVAL GELMEZ’
Ukrayna ve Rusya arasında ateşkesin konuşulduğu bugünlerden bir yandan da 3 yıldır süren savaşın silahları gündemdeki yerini koruyordu. Rusya’nın askeri gücü, Ukrayna’nın desteklenmesi ve Ukrayna Başkanı Volodimir Zelenski’nin ABD’den sürekli yardım talebi… Pek çok konuda ABD’ye ve gelişmiş teknolojik sistemlere bağımlı olan Ukrayna için Google da bir ihtiyaçtı. Prof. Dr. Fahri Erenel, İsrail’in Gazze’deki soykırımı için veri desteği aldığı Google’ın, Ukrayna için de bir olmazsa olmaz olduğunu açıkladı ve Türkiye’nin askeri gücünün Google gibi sistemlerle ne kadar entegre olduğuna değindi. Prof. Dr. Erenel bu konuyla ilgili, “Google’ın olup olmaması bizim Silahlı Kuvvetleri’mizin savaşma yeteneklerini etkilemez. Bütün dünyayı değerlendirirsek buna bağlı olanları görürüz. Bizim gibi savunma sanayii belli bir yetkinliğe ve dış kaynaklara olan bağımlılığını azaltmamış olanlar bu gibi çöküşlerden etkileneceklerdir. Örneğin Ukrayna Google’dan ve bu sistemlerden çok ciddi istihbarat ve veri sağlıyor” dedi. Üstelik Google Ukrayna’ya sadece savunma yetenekleri için de destek olmuyor. Google, Ukrayna’da devam eden savaş nedeniyle Rus propagandası yapan 2 bin YouTube kanalını yayından kaldırmıştı. Türkiye ise askeri anlamda tam bağımsız bir devlet olmayı yıllar önce başardı, bugün de geleceğe aynı güç ve kararlılıkla yürüyor. Prof. Dr. Fahri Erenel, Google’ın 1 saatlik çöküşünün askeri boyutlarını değerlendirerek sözlerini noktaladı.
“Google’ın Türk Silahlı Kuvvetleri ile doğrudan bir bağlantısı yok. Uydu sistemlerimiz de tamamen kendi milli sistemlerimiz üzerinden sağlanıyor. F-16 uçakları da milli programımızda. Bunlardan ziyade bu vekâlet savaşlarında birçok vekil güç yani sivil halk gibi Google’dan çok istifade ediyor. Yani uydu paylaşımı, verileri, istihbarat analizleri yapılıyor. Google’ın istihbaratı iki türlüdür. Bir kapalı kaynak istihbaratı, diğeri de açık kaynak istihbaratıdır. Açık kaynak istihbaratının en çok kullanıldığı yer Google’dır. Google’ın bu şekilde darbelenmesi açık kaynak istihbaratı konusunda sorundur. Günümüzde açık kaynak istihbaratı, kapalı kaynak istihbaratının önüne geçmiştir. Dünkü gibi çöküşler, istihbarat temini ve bu gibi bilgi ve verilerin elde etmesini güçleştirebilir. Ancak bu da stratejik seviyededir. Anlık olarak da YouTube üzerinden bir dosya yükleniyor. Kişilerin en son ne yaptıklarını, karakter özellikleri ve diğerlerini analiz ediyoruz. Tabii savaşma yetenekleri, nasıl bir harekât projesiyle savaştıkları hakkında da birtakım veriler elde edebiliriz. İstihbarat analistleri ve karşı tarafı tanıma dışında bizim silahlı kuvvetler açısından bir olumsuzluğu olmaz. Yani Türkiye’nin askeri gücüne zeval getirebilecek bir durum yok. Milli sistemlerimize çok ciddi yatırımlar yapıldı TÜBİTAK üzerinden. F-16’lar tamamen Amerikan sistemlerinden çıkarıldı. Artık kendi kripto sistemlerimizi kullanıyoruz. Siber altyapımız giderek güçleniyor.”
Haber Kaynak : MILLIYET.COM.TR
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”